Prof.Dr. Aslı Yapar Gönenç’le “Türkiye’de Dergicilik” Üzerine
- Savash Porgham
- 6 May 2014
- 6 dakikada okunur

Günümüzün hakim kitle iletişim ortamı şüphesiz internettir. Sosyal medya da son dönemlerin en parlak kitle iletişim aracı olarak yerini almış durumda. Bugün Çin’de 1 milyarın üzerinde akıllı telefon kullanıcısı olduğu düşünüldüğünde, neden insanların gazete ve dergi okumadıkları, televizyon izlemedikleri daha anlaşılır hale geliyor. Özellikle gençler artık dünyayı ceplerindeki akıllı telefonlardan ve tabletlerinden takip etmeyi tercih ediyor. Dijital çağın baş döndüren hızına da başka türlü ayak uydurmak pek mümkün gözükmüyor.
Yeni bir kitle iletişim mecrası doğduğunda, kendisinden önceki mecralarda bir sarsıntı yaratır. Geleneksel araçlar tamamen ortadan kaybolmaz ancak yeni efendi karşısında kendine yeni roller ve yerler edinir. Günümüzde geleneksel/konvansiyonel medya bir biçimde yeni efendisi sosyal medyaya biat etmiş durumdadır. Bu bağlamda, dergicilik de yeni efendiye biat eden geleneksel kitle iletişim araçlarından biri konumunda.
Türkiye’de dergicilik alanında ciddi bir kan kaybı olduğu açık. Bu alan ve geleceğiyle ilgili merak ettiğim pek çok soruyu İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğretim üyesi, kıymetli hocam Prof.Dr. Aslı Yapar Gönenç’e sorma fırsatım oldu. Kendisi dergicilik alanının akademik boyutuna dair dersler de verdiğinden, alana dair tespitleri fazlasıyla önem arz ediyor…
***
-Dergiciliği diğer konvansiyonel kitle iletişim araçlarından ayıran özellikleri nelerdir?
Aslı Yapar Gönenç: Geçmişten bugüne dergicilik, bilgi yayımı noktasında çok etkin ve önemli bir yere sahip. Günümüzün kitle iletişim koşulları değerlendirildiğinde, dergicilik faaliyetlerinin artık eskisi kadar işlevsel olmadığını görüyoruz. Dergiler artık bir tüketim kültürü aracı haline gelmiştir. Oysaki büyük bir gücü elinde bulunduruyor çünkü dergileri saklamak ve arşivlemek mümkün. Sosyal medya ve internet üzerinden birçok bilgiye elimizdeki akıllı telefonlarla ulaşabiliyoruz ancak iletişim teknolojilerinde “Sınırlı bir sınırsızlık” söz konusudur. Günümüzde internet sitelerine erişimin iktidarlarca kesildiği düşünüldüğünde, tam anlamıyla bilgiye ulaşabilme gücü bizim elimizde değil. Dergi için böyle bir şey geçerli değil çünkü dergi aldığımızda dilediğimiz an, dilediğimiz yerde oradaki bilgilere ulaşma şansımız var. Dergilerde pek çok konuda derinlemesine bilgi vardır. Bir haberin ya da bir konunun gazetede yayınlanandan çok daha fazla detayına erişebilmek mümkün. Bugün Türkiye’de kaç haber dergisi kaldı dersiniz? Sadece bir dergi kaldı ve o da aksiyon. Pek çok olayın yaşandığı ülkemizde aslında çok daha fazla haber dergisi olmalı ama maalesef artık yok. Farklı fikir dergilerinin varlığı söz konusu ancak oralarda daha çok tek bir ideolojinin yayımını görüyoruz ve bir haber dergisi tadında değiller. Haftalık ya da aylık olarak, ülkenin gündemini derinlikli ve analizlerle takip edebileceğimiz nitelikli bir haber dergimiz yok.
-Haber akışına çok hızlı bir biçimde ulaşabildiğimiz dijital çağda, bir okur neden haber almak için dergi okumalı? Dergi okumaktaki motivasyon nedir?
Aslı Yapar Gönenç: İnternet haberciliği ve özellikle sosyal medyaya çok hızlı ve detaydan yoksun bir haber akışı olabiliyor. Bu hız içinde birçok noktayı kaçırabiliriz. Ayrıca, sosyal medyanın enformasyon yayımı konusunda yanıltıcı ve dezenformasyona maruz bırakmak gibi de bir özelliği var. Bilgilerin hangisinin doğru, hangisinin yanlış olabileceğini okuyucu açısından kestirmek güç. Böylesi bir enformasyon bombardımanı altında, sıcak bilgilerin doğru olduğunu sanabiliriz. Özellikle bilgi yayımı ideolojimiz doğrultusunda olursa, inanmamız daha kolay olabilir çünkü ideolojik olarak o bilgiyi doğru kabul edebiliriz. İnternet mecrasında pek çok haber sitesi ve yurttaş gazetecisi olduğu düşünüldüğünde, geride kalmamak gibi bir kaygı da olabiliyor. Bu bağlamda, bilgi ve haberin teyit edilmesi noktasında sorunlar yaşanabiliyor. Tüm bahsettiğim konular dergicilikte minimum seviyededir. Özellikle haftalık ya da aylık haber dergilerinde pek çok konu hakkında derinlemesine bilgi edinmek mümkün. Örneğin; haber hakkında farklı uzman görüşleri, analizler, geleceğe dair etkileri ve pek çok nokta hakkında kapsamlı bilgiler vardır. Bunu sosyal medyada bulabilmemiz mümkün değil. Sosyal medyada akan konu başlıklarına hızla bakıp geçiyoruz ve pek çok noktayı kaçırabiliyoruz. Ancak bir dergi sindire sindire okunur ve detaylı olarak incelenir. Yani, dergilerde daha sağlıklı bir bilgi paylaşımı söz konusudur. Yazılı bir metni okuduğumuzda, konuya dair kendi eleştirel bakışımızı daha net geliştirebiliriz.
-Derginin de aralarında bulunduğu konvansiyonel medyanın demokratik işlevleri vardır. Sosyal medyayla kıyaslandığında, sizce dergiler bugün demokratik işlevlerini yeterince yerine getirebiliyorlar mı?
Aslı Yapar Gönenç: Hayır, yerine getirdiğini düşünmüyorum. Türkiye’de kadın, erkek ve çocuklara hitap eden pek çok tüketici dergisi var. Ancak, demokratik işlevler haber dergilerinden beklenir ve günümüzde Türkiye’de sadece tek bir haber dergimiz var. Haber dergisinin bulunmadığı bir ortamda demokratik işlev beklemek pek de mümkün değil. Türkiye’de geleneksel/konvansiyonel medya son dönemde zaten sınıfta kalmıştır. Demokratik işlevleri açısından toparlanmaya çalışsa da, tam bir başarı yoktur. Türkiye’de medyaya güven sarsılmıştır. Bu bağlamda, farklı düşünceler ve bakış açılarını görebilmek için insanlar sosyal medyaya yöneliyor. Ancak sosyal medyada bilgi teyidi ve güvenilir bilgi noktasında sorunlar var. Günümüzde gazeteleri incelediğimizde, politik duruş ve çıkar ilişkisi bakımından hepsinin birbirinin kopyası niteliğinde. Eskiden gazetelerin başında gazeteci patronlar vardı ve işler daha kolaydı. Bugün gazeteleri iş adamları yönetiyor ve ticari bir kuruluş haline geldiler. Her dönemin siyasi iklimi ve şartlar farklıdır ancak eskiden bir gazete kapatıldığında, diğer gazeteler ve gazeteciler kapatılan mecraların yazarlarına kucak açardı. Ya da gazeteciler yılmazdı ve yeni isimler altında tekrar faaliyet gösterilerdi. Ancak bugün böylesi bir dayanışma kültürü görmek mümkün değil. Medya patronajı günümüzde pek çok alanda çalışıyor ve ticari faaliyetlerinden dolayı siyasal iktidara yakın durmayı seçebiliyorlar. Bu durum da güvenilir bilgi konusunda şüphe yaratıyor. Bugün izlediğimiz her yayın, ya da okuduğumuz her haber ardından aklımızda acabalar ve sorular olabiliyor. Araştırmacı/soruşturmacı gazetecilik tam bir dergi alanıdır aslında. Çünkü gazetede kısıtlı bir yer vardır ancak dergide bir araştırmacı gazetecilik ürünün kolaylıkla sığdırabilirsiniz. Gazete ve televizyon gibi mecralarda sadece haberin ana enformasyonunu verilebilir. Ama bir dergide haberin tüm detayları, eleştirel durumu ve muhabirin gerçekler üzerinden şahsi yorumuna da yer verilebilir. Bu bağlamda dergicilik, sorumlu bir anlayışla yapıldığında demokrasiye de katkı sunabilir.
-Habercilik bağlamında, günümüzde 140 karakterle bile pek çok bilgi kırıntısı paylaşılıyor. Böylesi hızlı bir interaktivite varken, okurlar neden haber dergisine ihtiyaç duyar?
Aslı Yapar Gönenç: Haber dergilerinin işi salt haber vermek değildir. Eğer konu haber ise, bugün pek çok internet mecrası, gazeteler ve sosyal medyada bu haberlere ulaşılabilir. Ancak, bu haberlerin derinlemesine analizi, detaylı alt başlıkları, araştırılması gereken noktalarını ve eleştirel yönlerini ancak haber dergilerinden okuyabiliriz. Haber dergileri dışında, edebiyat ve felsefe konularında yayın yapan pek çok dergi var ancak okunmuyorlar. Başarılı yayınlar yapsalar da tirajları düşük çünkü bizim toplumumuzda okuma kültürü maalesef zayıf. Örneğin; bizlerde dergi sadakati denen bir durum yok. Oysaki pek çok dergi babadan oğula, aileden çocuklara bir alışkanlık biçimi olarak geçer ve dergi sadakati oluşur. Ancak bizlerde böylesi bir sadakat yok denecek kadar azdır. Abonelik sistemi Türkiye’de gelişmiş değil çünkü dergilerde bir süreklilik yok ve zamanla kapanabiliyorlar.
-Dijital çağla birlikte, pek çok uzman mürekkep baskı gazetelere 2036 yılına kadar ömür biçiyor. Sizin basılı dergilerin ömrüyle ilgili öngörünüz nedir?
Aslı Yapar Gönenç: Eskiden mürekkep baskı dergi ya da gazetenin tükenmeyeceğini düşünürdüm ancak şuan aynı fikirde değilim. Verdiğim derslerden örnek vermem gerekirse; eskiden gazetecilikle ilgili bir örnek göstermek istediğimde, öğrencilerden gazete isterdim ve bana bir gazete verirlerdi. Bugün ise hiçbir öğrencimin gazete ya da dergi okuduğunu görmüyorum. Dijital çağa geçişle birlikte, gazete ve dergi okuma konusunda bir nesil değişikliği söz konusu ve gençler mürekkep baskı mecralara artık ilgisiz. Orta yaşlı jenerasyon alışkanlıkları gereği hala gazete ve dergi okuyor ancak bunun fazla devam edeceğini sanmıyorum. Tüketime yönelik, küresel pazarlama ve tüketime yönelik dergilerin hayatı biraz daha sürecek çünkü bu mecralar üzerinden reklam pastasından gelir söz konusu. Haber dergilerinin olmamasının sebebi de yine sermaye ve reklam yapısı. Çünkü özellikle muhalif olan haber dergilerine farklı kaygılar gereği reklam verilmiyor ya da sermaye aktarılmıyor. İdealist gençlerin ve gazetecilerin çıkardığı dergileri görüyoruz ancak siyasal konjonktür de çok önemlidir. Hedef kitleniz olabilir, ancak siyasal duruşunuzdan dolayı reklam ve abonelik geliri elde edemezseniz yayın hayatınıza devam edebilmeniz mümkün değildir. Yayıncılık sadece ürün satarak yürütülebilecek bir alan değildir ve reklam desteği şarttır. Özetlemek gerekirse, mürekkep baskılı dergi ve gazeteler para kazandırdığı sürece var olacak. Ancak internetin reklam ve gelirleri üzerindeki etkileri arttıkça mürekkep baskılı mecraların da ömrü tükenecek.
-Okuyucu bir dergiyi eline aldığında, elindekinin fikir/haber dergisi mi yoksa tüketim/kitle dergisi mi olduğunu nasıl anlar? Farkları nelerdir?
Aslı Yapar Gönenç: Tüketime dayalı kitle dergileri parlak kuşe kağıda basılır. İçini açtığınız andan itibaren her sayfasında yoğun bir reklam bombardımanına maruz kalırsınız. Fikre dayalı haber dergileri ise hamur kağıdına basılır ve genellikle reklam göremezsiniz. Fotoğraf miktarı ve kullanım biçimi, metinlerin uzunluğu, reklam sayısı ve yerleştirilme biçimi, hatta hangi şirketlerden reklam alındığı bile ayırt edilebilecek özelliklerdir. Çünkü her biri hedef kitleye göre planlanır. Kitle dergilerinde bol görsel ve az metin, fikir dergilerinde derinlemesine bilgi verildiği için az resim ve bol metin görebilirsiniz. Sadece fotoğraftan oluşan bir yayına dergi diyemeyiz ancak sadece yazılı metinden oluşan bir yayına dergi diyebiliriz.
-Bugün Türkiye’de yayınlanan magazin dergilerini nitelik olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aslı Yapar Gönenç: Bu tarz dergileri içinde bilgi olan, faydalı ve öğretici mecralar olarak görmüyorum. Kim, kiminle ve nerede üzerine kurgulanmış, sadece bakmak ve vakit geçirmek için kullanılan dergilerdir. Eskiden Ses ve Hayat gibi dergiler vardı ancak bunlar bugünkü magazin dergileri gibi değildi. Özellikle o dönemler televizyon da yoktu ve bu dergilerden edebiyat ve sinemaya dair pek çok şey öğrenilebiliyordu. Günümüzde magazin dergileri tamamen tüketim toplumu ve popüler kültüre hizmet amacı taşıyor. Günümüzde kültür-sanat haberciliği ile magazin haberciliği birbiriyle aynıymış gibi değerlendiriliyor ancak farklılar. Nitelikli bir kültür-sanat dergisi çıkarabilmek için çok derinlikli olarak edebiyat, müzik, sinema, kültür ve sanatın her dalını çok iyi bilmek gerekir. Bizde kültür-sanat denilince akıllara direkt popüler magazin ikonları geliyor.
-Günümüzün hakim kitle iletişim ortamının internet olduğu düşünüldüğünde, sizce interneti dergiciliğin bir uzantısı olarak kullanarak, dercilik alanına katkı sağlanabilir mi?
Aslı Yapar Gönenç: Elbette yapılabilir. Farklı koşullar ve etkenlerden dolayı bir dergi yazılı olarak basılamıyorsa, inretnet ortamında çok rahat yayınlanabilir. Birçok haber sitesi mevcut ve bunlardan farklı bir formatta yayın yapılabilir. Bir konu dergi haberciliği kriterlerine göre derinlemesine hazırlanıp, dergi formatında hazırlanarak, haber mecralarından farklı bir formatla internette yayınlanabilir. Bu tarz yayınlar dergilerin basılı hale getirilmesine de katkı sağlayabilir.
-Son olarak, dergicilik konusunda dersler veren bir iletişim profesörü olarak, siz hala dergi okuyor musunuz?
Aslı Yapar Gönenç: Samimi olarak söylemem gerekirse hayır okumuyorum. Daha doğrusu okuyabileceğim bir dergi göremiyorum. Ben öğrenciyken her Cuma Gırgır dergisinin çıkmasını sabırsızlıkla bekler ve okurdum. Ancak bugün zaman darlığı ve iş yükünden dolayı bana da akıllı telefonumdan gündem takibi yapmak daha cazip geliyor. Bunun yanlış olduğunu ve okumak gerektiğini de tekrar belirtmek istiyorum.
VivaHiba
Kommentarer